İlluminati

Her ne kadar konumuzla ilişkili olsalar ve haklarında tonlarca hatalı bilgi yayılsa bile, şu başlıklar üzerinde durmayacağız: Kapitalizm, Sosyalizm, Rothschild Ailesi, Rockefeller Ailesi, Masonlar (Komplo teorisyenleri bunları sıklıkla İlluminati ile karıştırıyorlar) ve Skulls & Bones ile diğer gizli örgütler. Bunlara girecek olursak, tek bir bölümde işin içinden çıkmamız mümkün olmazdı. Bu nedenle ana odağımızı "İlluminati" adı verilen ve günümüzde hâlâ var olduğu iddia edilen bu gizli örgütün üzerine tutacağız.

Dünyanın gerçekten yeni bir reforma ihtiyacı vardır. Hatalı kentsel tasarımlardan ekonomik eşitsizliklere, evrensel insan hakları ihlalinden ideolojik çatışmalara kadar birçok konuda tartışmalar ve kavgalar mevcut ancak bunu dile getirdiğiniz zaman sanki "Yeni Dünya Düzeni"nden (İng.: New World Order) bahsediyormuşsunuz gibi bir eleştiriyle karşılaşabilirsiniz ve iddiacılara göre İlluminati adlı örgütün bir parçası da olabilirsiniz ya da hiç olmazsa onlar tarafından kandırılmış olabilirsiniz. 

 Nedense günümüzde halen "gizli bir örgüt" (İng.: Secret Society) olarak tanımlansa bile, İlluminati hakkında binlerce blog, video ve hatta kitap bile yayımlanmıştır, bu da "gizli" kelimesinin anlamını yitirmektedir. Dahası, medya dahil her şeyi kontrol ettikleri düşünülen İlluminati'nin neden kendilerini ifşa eden, eleştiren ve yok edilmelerini dileyen paylaşımları ortadan kaldırmadıkları da ayrı bir muammadır. 

İlluminati ("Aydınlanma" kelimesinden türemiştir), 18. yüzyılda 1 Mayıs 1776 tarihinde, Bavyera'da bulunan Ingolstadt Üniversitesi'nde fıkıh ve pratik felsefe profesörü olan Adam Weishaupt tarafından kurulmuştu. İlk başlarda bu yeni düzene "Bund der Perfektibilisten" (Tr.: Mükemmelcilik Topluluğu) adını vermişti. "Illuminatenorden" (Tr.: İlluminati Düzeni) adını ise 1778'de almıştı. Amacı batıl inançlara, gericiliğe, halkın yaşantısı üzerinde din! kontrole ve gücün kötüye kullanılmasına karşı çıkmaktı. Dönemin hükümdarı Charles Theodor ve Roma Katolik Kilisesi'nin destekleriyle bu gibi örgütler yasadışı edilmişti ve böylece İlluminati 1785-1787 tarihleri arasında dağılmıştı. 

Kısacası bugün halen faaliyette olduğu iddia edilen İlluminati örgütüyle ilk oluşturulan örgüt arasında dağlar kadar fark var çünkü günümüzde bu örgüt Satanistlerle, Siyonistlerle ve hatta Reptilianlarla bile ilişkilendirilmiştir. Hatta Weishaupt, Masonlarla hemfikir olmayıp kendi örgütünü kurmayı tercih etmesine rağmen komplo teorisyenleri eleştirilerinde sıklıkla Masonlar ile İlluminati'yi birbiriyle karıştırmaktadırlar. Hekim ve matematikçi olan doğa felsefe profesörü John Robison, Aydınlanma dönemiyle ilgili bazı tatminsizliklerini dile getirmesiyle birlikte kaleme aldığı Proofs ofa Conspiracy (1798) kitabıyla Masonların İlluminati doktrinleri tarafından ele geçirildiğini de ileriye sürmesiyle 1789'daki Fransız Devrimi'ni bu nedene bağlamıştır. Sanıyoruz ki Masonlarla İlluminati'nin hatalı ilişkilendirilmesi bu düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Farklı alanlarda önemli çalışmalara imza atan Robison, hayatın sonlarına doğru büründüğü bu komplo teorisyen kılıfı da din! bir savunmayı içermektedir, neticede öne sürdüğü iddiaların temeli için gizli ajan ve keşiş olan Alexander Horn tarafından sunulan materyallerden faydalanmıştı. Üstelik az önce adını verdiğimiz kitabın başlığı da gerçekte daha uzun olmasıyla birlikte Türkçeye çevirdiğimizde şunu yazmaktadır: "Masonların, İlluminati'nin ve Okuyan Örgütlerin gizli görüşmelerinde Avrupa'daki tüm Dinlere ve Hükümetlere karşı sürdürülen Komplonun Kanıtları"

20. yüzyılın başlarında Fransız-Rus asıllı ve Okhrana (Rus İmparatorluğunun gizli polisi) servisinden olan politik aktivist Mathieu V. Golovinski tarafından Rusya'da yayımlanan ve daha sonralarında otomobil üreticisi Henry Ford'un destekleriyle ABD'de kopyaları dağıtılan ve Almanya'da Naziler tarafından propaganda malzemesi olarak kullanılan The Protocols of the Learned Elders of Zion - Siyonist Liderlerin Protokolleri (1903) adlı eser temelinde antisemitik (Yahudi karşıtı) olmayan farklı kaynaklardan intihal yapılarak antisemitik bir eser olarak ortaya koyulmuştur. Sahtecilikle bilinen bu eser birçokları tarafından gerçek sanılarak "Küresel bir Yahudi Kontrolü" düşüncesinin yaygınlaşmasına yol açmıştır ve bu düşünceye inanılmaya devam edildiğini günümüzde bile görebilmekteyiz. Ve nasıl olduysa aydınlanma fikriyle hareket eden ve dini dogmanın karşısında duran İlluminati örgütün Yahudilerin kontrolü altında olduğu ileriye sürülerek ikisi arasında hayali bir ilişki kurulmuştur. Film uyarlaması da yapılan (ve bizim de beğenerek okuduğumuz) yazar Dan Brown'ın Angels and Demons - Melekler ve Şeytanlar (2000) gibi kitaplar da bu örgütün popüler kültürde de yaşamasına ve ilgi duyulmasına neden olmuştur.

'Gözümüzün' Önünde Olan Gizli Mesajlar  

Benzer şekillerde 1 Amerikan dolarının üzerinde bulunan "Tek Göz"ü İlluminati sembolü olarak yorumlayanlar da oldu, oysa bu göz herhangi bir hükümetin ya da örgütün değil, doğrudan Tanrı'nın "Her Şeyi Gören Gözü" (İng.: Eye of Providence) sembolüdür. ABD mührünün tasarımı Pierre Du Simitiere tarafından Thomas Jefferson (3. ABD Başkanı), Benjamin Franklin ve John Adams'ın (2. ABD Başkanı) komitesine sunulmuştu. Aralarındaki tek Mason üyesi olan Franklin'in de tasarım fikirleri komite tarafından kabul görmemişti, üstelik onun istediği tasarımda "Göz" simgesi yoktu bile! Bu göz ile ilgili iddia öyle bir yayıldı ki, Eski Mısır dönemindeki Ra'nın göz sembolüne kadar geriye gidip ilişkilendirmeler kurulmaya çalışıldı (Sonuçta aynı banknotun üzerinde bir piramit yer alıyor) ve sanki ortada çok eskiden beri süregelen bir komplonun olduğu imajı yaratılmaya çalışıldı. İslam dininde ahir zamanı geleceğine inanılan Deccal adlı kötü figürün de tek gözlü olduğu belirtilmiştir. 

 Günümüzde bazı sanatçıların (rapçi Jay-Z ve şarkıcı Lady Gaga gibi) tek göz hareketiyle İlluminati üyesi olduklarına inanan bir seyirci kitlesi mevcut, hatta sahne adıyla Katy Perry olarak bilinen şarkıcının "Dark Horse" isimli Eski Mısır temalı müzik klibi de bariz bir kanıt olarak görülmüştür. Ünlü şarkı yazarı ve dansçı olan Michael J. Jackson'ın da "They Don't Care About Us" (Tr.: "Bizi Umursamıyorlar") adlı şarkısıyla İlluminati'yi ifşa ettiğine ve bunun sonucunda öldürüldüğüne inanılmıştı (bazıları tam aksine Jackson'ın bu örgütün bir parçası olduğuna inanıyordu).


Dikkatleri çeken bir diğer kısım da Amerikan doları üzerinde yer alan "Novus Ordo Seclorum" ifadesidir. Bunu "Yeni Dünya Düzeni" olarak tercüme edenler olsa da gerçekte "Çağların Yeni Düzeni" (İng.: Order of the New Ages) anlamına gelmektedir. Bu matta mührün tasarımında yer alan Latin dil uzmanı Charles Thomson tarafından eklenmiştir. Anlamı, Bağımsızlık Bildirgesi (İng.: Declaration of Independence) tarihi itibarıyla yeni Amerikan döneminin başlangıcını vurgulamak içindi. Thomson ile konuşmaları olan George Washington (1. ABD Başkanı) 1783 senesinde şu sözleri dile getirmişti:

"İmparatorluğumuzun temeli, cehalet ve batıl inancın kasvetli çağında değil, insan haklarının herhangi bir önceki döneme göre daha iyi anlaşıldığı ve daha net tanımlandığı bir çağda atıldı." 

Hem Baphomet Hem De Günah Keçisi 

Günümüzde neredeyse var olan bütün kötü olayların çoğu doğrudan İlluminati'yle ilişkilendirilmektedir. Pornografik içeriklerin yaygınlaşması, hastalıkların yayılması, zihin kontrolü, savaşlar, soykırımlar, yoksulluk, ırkçılık, suikastlar, emperyalist güçler, ülkeler arası anlaşmazlıklar vs. hepsinin İlluminati'den kaynaklandığı iddia edilmektedir. Adeta üstün bir kudrete sahip bir tanrı rolünde bizleri her daim "her şeyi gören göz" gibi izleyen bir örgütün bütün politik, ekonomik ve ideolojik meselelerin arkasında yer aldığı fikri gün geçtikçe birçok farklı olaydan destek alıyor. Elbette bazı sistemlerde aksaklıklar olabilir, dolandırıcılık yapan şirketler, gerici düşüncelere sahip insanların yönetici konumlarda oldukları, ülkeler arası anlaşmazlıklar ve çatışmalar görülebilir ancak bunların tek ve nihai sebebini küresel bir kukla efendisine bağlamak birçok gerçeği de görmezden gelmek demektir. Çünkü bu ideolojilerin, ülkelerin ve insanlar arası ilişkilerin hepsi çok uzun bir geçmişe, psikolojik ve sosyolojik etmenlere, dini doktrinlere, kültürel etkileşimlere ve pek çok faktöre bağlı olarak değişmiş, gelişmiş ve şekil almıştır.

İlluminati kurulmadan önce de her şey dört dörtlük değildi (ki kuruluş amacı sektiler ve rasyonel prensiplere dayanıyordu) ve günümüzde geçmişe oranla birçok haklara ve olanaklara sahip olmakla birlikte İlluminati hakkında en ağır sözleri bile başımıza bir şey gelmeden özgürce dile getirebildiğimiz platformlara sahibiz. Günümüzde gizli toplantılarda bulunan örgütlerin var olmadığı söylenemez, kapalı kapıların ardında devlet sırları veya yönetimsel kararlar gibi birçok şey iyi veya kötü nedenlerden dolayı genel halktan gizlenmektedir ancak bu örgütlere atfettiğimiz güç sandığımız kadar da abartılı olmamalıdır çünkü söz konusu dünyayı yönetmek ise, herkesin güç arzusu ve yönetme şekli farklı olacağından üyeler ve liderler arasında her zaman tartışmalar olacaktır (ABD ve Rusya'nın arasındaki gerilimi ve Batılı medeniyetlerle Orta Doğulu ülkelerin arasındaki ideolojik kavgaları düşünün). Bu sebeple hepsini tek bir masanın etrafında oturur halde bütünüyle hemfikir olacak şekilde hayal etmek abes kaçacaktır. Küresel meselelerde G-7 Zirvesi, G-20 Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yapılan konuşmalara ve görüşmelere bakarak bu fikir ayrılıklarını da görebilmeniz mümkündür.

Georgia Anıtındaki Gizem 

1979 yılında ABD'nin Georgia eyaletinin Elbert County şehrinde dikilen anıtta (İng.: Georgia Guidestones) 6 granit taşın üzerinde 8 modern dil (İngilizce, İspanyolca, Hint dili, Arapça, Çince, Rusça, Svahili ve İbranice) ve 4 antik dilde (Babil'ce, Klasik Yunanca, Mısır hiyeroglifi ve Sanskritçe) yazılmış 10 ilke yer alıyor. Komplo teorisyenleri neredeyse birçok şeye kötümser baktıklarından ve her şeyden kötü anlamlar çıkarmaya çalıştıklarından dolayı bu anıtın bile İlluminati tarafından dikildiğini iddia etmektedirler. Hatta 2008'de üzerlerine "Yeni dünya düzenine ölüm!" gibi grafitiler de yapılmıştı. 

Peki bu ilkeler nelerdi?
  1. "İnsan nüfusunu doğayla sürekli bir dengede yaşayacak şekilde 500 milyonun altında tutun" 
  2.  "Üretimi akıllıca yönlendirin, zindeliği ve çeşitliliği geliştirin"
  3. "İnsanlığı yeni bir dil ile birleştirin"
  4. "İyi huylu gerekçelerle tutkuyu, inancı ve gelenekleri yönetin"
  5. "İnsanları ve ulusları adil yasalarla ve adil mahkemelerle koruyun"
  6. "Ulusların kendi içlerinde yönetimlerine izin verin, dış anlaşmazlıkları da bir dünya mahkemesinde çözümlesinler"
  7. "Önemsiz yasalardan ve işe yaramaz yetkililerden kaçının"
  8. "Sosyal görevlerle kişisel hakları dengeleyin"
  9. "Sonsuzlukla bir uyum içerisinde olan gerçeği, güzelliği ve sevgiyi ödüllendirin"
  10. "Dünyada bir kanser olmayın, doğaya yer verin, doğaya yer verin"
Bunların birçoğunun, aklı başında kişilerin hemfikir olabilecekleri temenniler olduğu aşikardır. Ancak özellikle birinci maddedeki gibi sayısal bir nüfus sınırından söz edilmesi, komplo teorisyenlerinin takıntılı bir şekilde cımbızlayacakları argümanlar vermiştir. İlluminati'nin nüfus kontrolü peşinde olduğu, bu nedenle daha önceden sözünü ettiğimiz Chemtrails -Kimyasal Püskürtmeler gibi komplo teorilerinin geçerli olduğu ileri sürülmüştür. Halbuki türümüzün sayısının şu andakinden çok daha az olması halinde doğa üzerindeki yıkıcı etkisinin kat kat az olacağı objektif bir gerçektir. 

İnsanları kandırmaya çalışan kişi ve kurumlar eninde sonunda tıpkı eski büyük imparatorlukların artık olmadıkları gibi başarısız olacaklardır çünkü bilimsel araştırmalar, eleştirisel düşünce ve kanıt temelli düşünüşlerin yaygınlaşmasıyla özgür düşünce ve ifade haklarının olduğu bir dünyada gizlenen ve yasaklanmaya çalışılan şeyleri ifşa edenler her zaman görülecektir (NSA'den bilgi sızdıran eski CIA çalışanı Edward Snowden olayını ya da Cambridge Analytica veri skandalını ifşa edenleri anımsayın). 

Komplo teorisyenleri bütün bu iddialarla ortada halktan saklı tutulan "gizli bir tarih" olduğunu düşünmektedirler ve bu konu üzerinde kitap almak istediğinizde "tarih ile ilgili bilmedikleriniz" şeklinde bilgiler sunulmaktadır, oysa tarihçilerin de dikkatini çeken bu iddialar incelendiğinde birçok hatalı yorum, desteksiz iddia ve birbiriyle ilgili olmayıp ilişkilendirilen bilgilerin olduğunu görebiliyorlar, haliyle ortaya asıl çıkan şey "Sahtetarih"tir (İng.: Psuedohistory). Uzun tarih kitaplarını okumaktan sıkılan ancak gizemli şeyleri anlatan belgesel ve yazılardan hoşlanan genç nesillere bakarak tarihi nasıl daha eğlenceli hale getirebileceğimiz üzerinde düşünmemiz şarttır.

Bu metin, Şüphecinin El Kitabı'ndan alıntıdır.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evrim nedir, ne değildir?

Australopitekuslar

Hortumlar nasıl oluşur? Hortumların oluşumunda hangi fizik yasaları etkilidir?